Flush - Virginia Woolf
Haberiniz var mı bilmem ama Virginia Woolf roman konusunda çeşitli
denemeler yapmayı seven bir yazar. Bu kitabında da yeni bir şey deneyerek bir
köpeğin hayatını anlatıyor. Bu sebeple okuması oldukça ilginç bir kitap. Ama ne
yazık ki kelimeler, özellikle de bir insanın kelimeleri bir köpeğin hayatını
anlatmada yeterli olamamış maalesef.
Yine de daha
detaylı bir incelemeye geçmeden önce ana karakterimiz olan sevgili Flush'ın
hayatına şöyle bir değinmekte fayda var. Flush'ın hayatını anlatmadan önce atalarını
olan spanyelleri anlatıyor yazarımız kısaca, bunu köpeklerin iç güdülerini ve
bizim anlam veremediğimiz bazı hareketlerini açıklamak için kullanıyor kitabın
ilerleyen bölümlerinde. Henüz küçükken çok sevildiği aile olan Mitford'ların
yanında kalıyordur ancak daha sonra maddi imkansızlık sebebiyle Barret
ailesinin yanına taşınıp hasta olan Miss Browning'e arkadaşlık etmeye başlar.
Daha sonra da hayatının sonuna kadar onun peşinde gezecektir.
Roman henüz
insanların mektupla iletişim kurdukları bir zamanda geçiyor ve bir köpeğin
mektupta yazanları okumasının mümkün olmaması, üstelik ev halkından birtakım
sırlar saklayan bir sahibesinin olması yazarın bize direkt olarak mektupta
yazanları açıklamasını zorunlu kılıyor ve bu durum da kitabı bir köpeğin
gözünden olmaktan çıkarıyor ve ne yazık ki ulaşılmak istenen amacı baltalıyor.
Gerçi kitap günümüzde geçiyor olsaydı bile bu yine de büyük bir sorun olurdu ve
aşılabilinir miydi bilemiyorum. Diğer sorun dil ile alakalı. Virginia Woolf
isabetli olarak koku duyusunun köpekler için ne kadar önemli ve değerli
olduğunun üzerinde durmuş ama ne yazık ki bizim kokuları ifade etmek -bir
köpeğin algılayışıyla ifade etmek- için yeterince kelimemiz yok. Bu da Flush'ın
kendini ifade etmesini zorlaştırıyor. Son olarak bir de bazı tuhaf ayrıntılar
var ki neden orada olduklarını anlayamadığım gibi neden bu kadar detaylı
işlendiklerini de anlayamadım. Örneğin kitabın en sonunda geçen sallanan masa
konusu. Sallanan bir masa aracılığıyla ruhlarla iletişim kurulmasının kitapta
geçmesi tuhaf değilmiş gibi bir de bunun nasıl yaptıklarını anlatıyor bize
yazar.
Son olarak
Virginia Woolf'un kitaplarında genel olarak alışamadığım bir durum olan bazı
konu geçişlerinden bahsetmek istiyorum. Yazar bazı zamanlar konular arasında o kadar
keskin bir geçiş yapıyor ki önceki paragraflara yeniden göz atma ihtiyacı
duyuyorum. Bir sonraki paragraf için hoş bir geçiş olabilen bu cümlelerin, bir
önceki paragrafla herhangi bir ortak nokta bulunmadıkları gibi kendi içinde de
ne anlatmak istekleri belli değiller.
Kitabı okurken
tarihi daha iyi bilmeyi istedim. Tarih hakkında daha iyi bir bilgisi olanların
kitaptan daha çok keyif alacaklarını düşünüyorum. Biliyorum bu olumsuz bir
kitap yorumu gibi oldu sanki kitabı okumayın demişim gibi bir izlenim bırakmış
olabilir üzerinizde. Ama hayır kesinlikle öyle bir şey demiyorum. Kitap zaten
yüz sayfa kadar bir şey, farklı bir roman denemesi için ayıracağınız kısa
bir zaman diliminde okunabilir. Fakat Virginia Woolf okumaya bu kitapla
başlamanızı önermem.
Minik bir not: Bütün o "span
span" muhabbetinin bir gerçekliği var mı merak ettim doğrusu ama olsa bile
Sevgili Virginia neden bu kadar çok bahsettin ki bundan?
Yorumlar
Yorum Gönder