Karanlığın Sol Eli - Ursula K. Le Guin

             Bugün buraya çok sevdiğim biri tarafından çok sevildiği için bana da çok severek hediye edilen bu çok sevgili kitap hakkında konuşmaya geldim. Karanlığın sol eli, açıkçası ilk bakışta ne anlama geldiğini bile anlamadığım ancak ayrıntı yayınlarının hoş basımları sağ olsun ilgimi çeken bir kitap kendisi. İsmi kitapla birlikte kafamda daha güzel oturtmuş olmayı isterdim, her ne kadar kitabın sonlarına doğru ne anlama geldiğini öğrensek de ben onu kitapla pek özdeşleştiremedim ama o da benim ayıbım.

             Peki ne anlatıyor bu  kitap? Kitabımız bir kış gezegeni olan Gethen'e Ekumen denilen gezegenler birliğinin elçi olarak göndermiş olduğu Genli Ai'nin o gezegende yaşadıklarını ve farklı ülkeleri Ekumen'e davet edişi anlatılıyor. Genli Ai'nin geldiği gezegenin yaşam biçimi ve ırkları bizim dünyamıza benziyor, 24 saatlik zaman dilimini kullanmaları, yılları ve o tarz şeyleri. Ancak onlar bizden çok daha gelişmiş bir teknolojiye sahiple. Bu kış ülkesindeki her şey bizim hayatımızdan o kadar farklı ki, sanırım Genli Ai'nin de geldiği diyarlar bizimkinden farklı olsaydı karşılaştırıp anlamamız epey zorlaşacaktı.

              Kitapta pek çok şey oluyor ama epey durgun bir kitap aynı zamanda. Çok uzun bir zaman diliminde geçiyor, aslında çok fazla şey oluyor ama süregelen bir oluş var, sayfaları hızla çevirip hadi, hani, ne olacak diyeceğiniz bir heyecan içermiyor. Siz de sevgili elçimizle birlikte yaşıyorsunuz her şeyi. Bu heyecan faktörünün olmamasında aslında biraz da elçimizin bir şeylerden kurtulmak için kahramanca savaşmıyor olması var. Hepimizin yapacağı şeyi yapıyor, gerektiğinde canını dişine takıyor ama zor bir durumda kaldığında da buna katlanıyor.

              Elçi sırtınızı dayadığınız bir karakter, bilindik karakter, kendinizi yerine koyabileceğiniz biri ama geldiği bu yeni dünya çok farklı, hazır mısınız çünkü minik detaylar vermeye başlıyorum. Kitabı okurken beni en çok etkileyen ve de sanırım en çok hoşuma giden şey her şeyin bu kadar sıradan görünüp aslında bir o kadar da farklı oluşuydu. Farklı olan düşünce tarzları, kelimeleri, hatta cinsellikleri ve evet madem başladık söyleyelim değil mi? Bu gezegende cinsiyetleri yok insanların, kadın ve ya erkek yok hepsi aynı cinsiyetteler yahut hepsi cinsiyetsizler.  Elçimiz gibi biz de bu duruma alışmakta zorlanıyoruz bir süre. Kitabın ilk başlarında Genli Ai birileriyle sohbet ederken sıkça bahsediyor bize bundan, karşısındaki kişiyi ister istemez kadın ya da erkek diye kodluyor beyninde, ancak o kişide hem kadınsı hem de erkeksi yanlar bulabiliyor ve bu da onu içten içe rahatsız ediyor, cinsiyetsiz bir toplum bir gerçeğine alışmaya çalışıyor.

              Ana karakterimizden bağımsız bir şekilde bu konuyu derinleştirecek olursak; Gethen gezegeninin insanları normal  zamanlarında cinsiyetsizdirler ve aynı zamanda da cinsel olarak isteksiz. Ancak belli aralıklarla Kemmer denilen bir dönemden geçerler, bu dönem cinsel yönden aktif oldukları tek dönem aynı zamanda. (elbette her birinin kemmer zamanları farklı farklı) Halk bu duruma alışkın oldukları için kimin kemmer döneminde olduğunu anlayabiliyorlar, elçimiz kitabın bir yerinde kemmerin ilk evresinin göstergesi olan zor seçilir fiziksel yoğunluğu, bir tür parlaklığı artık fark edebildiğinden bahsediyor mesela. Elbette daha ileri evrelerini anlamak daha kolay. Kemmerde olan bir Gethenli öncelikle kendine bir kemmering buluyor. Gethen cinselliği tabu haline getirmemiş bir dünya, doğal ve açıklıkla karşılanıyor. Elçimizin anlattıklarına göre bu zamanlarda pek çok ülkede kemmer hali bitene kadar çalışmaları gerekmiyormuş. Ayrıca kemmeringi olmayan insanlar için kemmer evleri de var. Kişi kemmer devresinde bir eş bulduğu zaman hormon salgılamaya başlıyor ve nihayetinde bu eşlerden birinde erkek ya da dişi hormon baskın hale geliyor. Bu değişime diğer eş de uyum sağlıyor. Merak edenleriniz için söylüyorum hayır, kişilerin bu kemmerlerde herhangi bir cinsiyete eğilimi yok ve bu konuda bir seçim de yapamıyorlar. Hatta üç kere baba olmuş bir Gethen'li bir gün gelip de anne olabiliyor. Soy anneden geliyor haliyle yani tensel ebeveynden. Ayrıca ensest ilişkiye de kötü gözle bakmıyorlar ancak olur da içlerinin birinin çocuğu olursa bu ilişkiye son vermeleri bekleniyor, yani sınır oraya çizilmiş. Bir de bizim evliliğimize benzer bir kemmer sözü var ve bu kemmer sözü kardeşler arasında da verilebiliyor ama dediğim gibi çocukları olursa kemmeringi sürdürmemeleri gerekiyor artık. Dahasını merak ederseniz Genli Ai bu cinsiyetsizliğinin evrim sürecinde nasıl oluştuğundan tutun sürecin ne kadar sürdüğü ve hangi aşamalardan oluştuğu da dahil bilmek isteyebileceğiniz her şeyi "Cinsiyet Sorunu" başlığı altında anlatıyor.

               Bu konuyu çokça uzattım biliyorum ama Ursula abla, müthiş detaylandırmışsın çok hoşuma gitti o yüzden konuşmadan edemedim. Bana keyif veren diğer şeyler ise bizde olmayan bir sürü kelime ve onları anlama çabamız. Ancak bazılarını orada 2 yıldan fazla kalan Genli bile tam olarak anlamadığı için bizim anlamamız da haliyle pek mümkün olmuyor. Bu kelimelerin en belirgin örneklerini konu kış, yağış, kar ve şekilleri olduğunda görüyoruz. Gezegenin mevsimleri kış etrafına kurulu olunca haliyle bu konuyla ilgili bizden çok daha fazla kelimeleri oluyor, biraz Eskimolar gibi yani. Az önce bahsettiğim kemmer, dothe ve özellikle çok sık bahsinin geçmesine ve çeşitli yerlerde açıklanmasına rağmen bir türlü tam olarak anlayamadığım şifgretor da var bu  farklı kelimelere örnek olarak. Şifgretor ilk bakışta onur, gurur yahut buna benzer bir şeyi ifade ediyor gibi dursa da aslında çok daha kapsamlı bir kelime.

                Bizim onları garipsediğimiz gibi Gethen halkı da elçimizi garipsiyor, Ai'nin uzunca bir süre yol arkadaşı olan Estraven şöyle düşünüyor bir ara "Garip bir kırılganlığı var. Çok savunmasız, açık, korunmasız, hep dışında taşımak zorunda olduğu cinsel organı bile öyle; ama güçlü, inanılmaz derecede güçlü. Benden daha uzun süre kızak çekmeyi sürdürebilir mi bilmiyorum ama benden iki kat daha güçlü ve hızlı."

                 Size kitabın adını nereden aldığını da söyleyecektim ama o da okuyacaklara kalsın değil mi? Kitabı yansıtan bir cümle olmasa da Ai'nin bir cümlesiyle bitiriyorum satırlarımı, "...bunu söylerken sekiz feetlik çadırda iki feet ötemde, uzağımda, ulaşılmaz bir yerdeydi. Bunun cevabı yok. Dürüstlükten daha küstah olan ne vardır?" 





Yorumlar

Popüler Yayınlar