Kan ve gül: bir kara dejavu - Alper Canıgüz

       Merhaba, işte yeniden buradayım. Hatta bu kez düzgünce bir masaya oturdum, bilgisayarımı açtım ve oradan yazıyorum size. Şimdi çok daha ciddi hissettiriyor. Üstelik bir de sırf bunu yazmak için oturdum. Ihm ıhm neyse başlıyoruz. Araya malumunuz öğrenim hayatımın son finalleri olmasını umduğum sınav haftası girmişti o yüzden epeydir yoktum. Gerçi bu sırada başka kitaplar da okudum, Peter Pan'ı ve de Kedi Beşiğini. Bir sonraki yazım kedi beşiği hakkında olur sanıyordum ancak onun hakkında en azından şimdilik bir şey yazacağımı sanmıyorum, kitap bende tuhaf bir hayal kırıklığı yaptı ya neyse uzatmayalım değil mi?
       Pekala, öncelikle kitabın yazarını daha önce hiç duymamıştım. Kitabı da zaten Timuçin hoca önerisi Esra aracılığıyla okudum. Çoğunlukla sade bir dili var yazarın, ama karakterleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Üniversite yıllarının artık diğer Türk yazarlarından aşina olduğumuz kendi ideolojilerine sıkça değinen ve tartışan, özgüvenli, bilgili, girişken gençleri... Hayatı ve düşünceleri sorgulayışları... Biz sanırım üniversite okumamışız diye düşündüren halleri. Neyse klasik bir konusu olmasına rağmen değindiği asıl şeyin geçmişe yolculuk olmaması sebebiyle bence yeterince özgün ve keyifle okunan bir kitaptı. (burada önemli bir not girelim: Kitabın arkasını okumuş olan bir kişinin öğreneceği kadar bilgi vereceğim yalnızca) Cinayeti çözmüş de olsanız (evet biraz pat diye daldım ama kitapta geçmişte meydana gelen bir cinayet söz konusu), yazarın sizi yanlış kişiye yönlendirdiğini fark etseniz dahi acaba ne oldu, kim yaptı heyecanını güzel korumuş yazar. Kitabın adı olan kan ve gül, adını aldığı şarkı ve yazarıyla konunun ilişkisi beni pek tatmin etmedi ama. O adamın tek etkisi bir ceket, okuduğu kitap ve de şarkı mıydı yani?  Abdül'e ilk başlarda verilmeye çalışılan gizemli havadan da çok hoşlanmadım, yılan muhabbetinin neden var olduğunu da pek anlayamadım. Karakterin ilk başlarda gördüğünden bahsettiği kabusun daha sonradan zamanda geriye gittiğinde tekrarlanması gerçekten güzeldi ama diğer iki kabusla ilgili bir şey olmasını da beklemiştim açıkçası. Ayrıca romanın ilk bölümlerinde kullanılan pek çok detayın sonrasında bir şekilde karşımıza çıkıyor olması hoştu ama tam aksine acaba yazar buna neden değindi dediğim pek çok şeyin de açıklaması hiçbir zaman verilmedi. Son olarak bölüm başlıkları olarak Nirvana şarkı sözlerinin kullanılması hoş bir ayrıntıydı gerçekten.
       Sonunu da gayet beğendiğim bu kitap okunası ve tavsiye edilesi bir kitaptı ancak ikinci kere okunur yahut en sevilenler listesine girer mi sanmıyorum. Arkasında bahsedildiği kadar polisiye ve fantastiklik hissi vermiyordu bence. Beni kitapla ilgili tatmin etmeyen şeyler hikayenin kurgulanması yahut direkt hikayeyle ilgili şeyler ama bu romanın asıl olayının bu o cümlelerin birleşmesiyle ortaya çıkan anlam ve yazım tarzında yattığında düşünüyorum. Ve etkileyici bir yazım tarzı var yazarın. Okuyun arkadaşlar, biraz da Türk yazarların fantastik kitaplarını okuyalım.

          "Ben bu anı daha önce yaşamamıştım sanki"deyip burada bu yorumu bitireyim en iyisi.

Not: Dağınık anlatımım için özür dilerim

Yorumlar

Popüler Yayınlar