Gökdelen - Tahsin Yücel

     Tahsin Yücel ile gerçek anlamda 12. Sınıfta tanıştım diyebilirim. Eserlerinin konuları, öztürkçeciliği ve de bana farklı gelen tarzı ile dikkatimi çekti. Ardından 2014 yılında kendisinin en çok ilgimi çeken romanı olan Sonuncu'yu okudum. O yıldan beri de her yıl bir kitabını okumaya çalışıyorum. Romanlarının merak uyandırıcı konuları olmalarına rağmen daha çok öne çıkan yönleri eleştirel ve düşündürücü olmaları. Gökdelen de böyle bir yapıya sahip. Roman gelecekte; 2073 yılında geçiyor. Artık yaşam değişmiş, teknoloji de ilerlemiştir. Can Tezcan, İstanbul'u New York'laştırmayı amaç edinmiş Temel Diker'in de avukatlığını yaptığı Tezcan Avukatlık Kurumunun başındadır. Lakabı Niyorklu olan bu Temel Diker romanın adını aldığı gökdelenleri dikmektedir her yere. Aynı tipte ve aynı boydaki bu gökdelenleri dikerek İstanbul'da bir düzen sağlayacağına inanmaktadır. Tarihi binaları bile zamanla yıktırıp yerine gökdelenler diktiren bu adam Cihangir'de ki bahçeli küçük bir evin sahibi olan emekli öğretmen Hikmet Şirin'i evini kendisine satması için ikna edememiştir. Bu amaçla dava açmasının da bir yararı olmamıştır. Bunun üzerine Can Tezcan bu işi kökünden çözeceğini düşündüğü bir öneri ile gelir. Öneriyi söyleyip kitabın keyfini kaçırmak istemediğim için kitap özetini burada bırakıyorum.
     Kitap gelecekte geçiyor olsa da bilim-kurgu açısından pek bir özellik taşımıyor. 200 küsür katlı binalar, mekik adında kişisel uçaklar ve de insana ihtiyaç duyulmadan dikilen yapılar dışında pek bir detay verilmemiş. Ayrıca Can Tezcan'ın pek çok gazeteye abone olup her gün bunları incelemesi tuhaf geldi açıkçası bana, kitap 2006 yılında basılmış o zamanlar da internet vardı neticede, insan internete daha çok yer verilmesini bekliyor. Diğer yandan kitapta yer alan yılkı adamları konusunun üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum. Kitabın yarısından itibaren sıkça anılan bu yılkı adamların nasıl ortaya çıktığı konusunda bir açıklama getirilse de hikayeye yeterince iyi yerleştirilmedikleri için biraz sönük kalmışlar bence. Bunlar dışında gökdelen hikayesiyle olsun, yazımı ile olsun, eleştirel yönü ile olsun kesinlikle okumaya değer bir kitap. Üstelik yazarın şu ana kadar okuduğum diğer kitaplarından çok daha akıcıydı.
     Son olarak Tahsin Yücel'in kendisi hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Gökdelen'i okurken yazarın öztürkçeci diline alıştığımı ve "şaşırtı" kelimesi dışındakileri kelimelerin bana çok daha doğal geldiğini fark ettim. Ancak kısa diyalogları ve insanların birbirlerine hitap şekilleri bana doğallıktan uzak geliyor. Bir de kitapta Can Tezcan'ın kızı olarak gördüğü sekreteri İnci ile olan münasebetleri de beni biraz rahatsız etti. Her ne kadar sürekli "böyle bir kızı olsun isterdi" şeklinde bahsedilse bile bu cümle işleri benim gözümde normal hale getiremedi.

     Tahsin Yücel'e bir şans verin bence, ben daha sonra Peygamberin son beş günü kitabını almak istiyorum bir kaç kişi beraber okuyup tartışmak hoşuma gider.

Yeniden görüşmek üzere  

Yorumlar

Popüler Yayınlar